Sevgili Okurlarım,
Tarihinde ilk defa geliştirilen bir sistemle, Cumhur Başkanlığı seçimlerine gitmiş oldu Türkiye, ikinci tur seçimlerin yapılması ise, Seçimlerin eşantiyonu oldu. Basın hayatımda ilk defa bu seçimlerde susmayı tercih ettim. “Öz dilim özüme sen sus dedi” bende sustum!
Cumhuriyetin kurucu partisi CHP, her ne kadar “Tek Partili” sistemi diye eleştirilse de, öyle olduğunu düşünmüyorum. Türkiye’nin tek partisi değil, Ana Partisi olarak, diğer Partileri doğurdu. CHP içerisinde Başbakanlık ve Bakanlık yaparak geçiş sürecini yapılandıran kadrolardan oluşan şahıslar tarafından diğer Partiler kurulmuş oldular. Yaşanan siyasi süreç ülkemizde, bir sürü çalkantılarla sürüklenerek günümüze kadar gelmiş oldu.
CHP’nin kaderi basiretsiz yöneticilerinin kişisel hırslarının mengenesi arasında sıkışarak kalmasıyla, bu güne taşınmış olmasıdır. Darbelerle sarsılan ülkemizde kesintiye uğrayan Demokrasiler sonrası kurulan Siyasi partilere Popülizmler sunumlarının pembesel dayatmasının Emperyalist dış güçler tarafından servis edilmesiyle ülkemiz için çöküntü zeminleri hazırlanmış oldu.
Rahmetli Bülent Ecevit sonrası, CHP Deniz Baykal’ın azı dişleri arasında ezilerek ve bölünerek niteliğini erozyona uğratmış oldu. Aydınım diye geçinenler 65 yaş üstü siyasileri yaşına bakmadan CHP içerisinde, olimpiyatlara soyundurdular. Halktan uzaklaşmasını sağladılar. CHP’ye Hatalar üstüne hatalar yaptırdılar.
Kemal Kılıçtaroğlu’nun CHP’nin başına gelmesi Ecevit kadar olmasa da, nispeten endişelerle “Umut” doğurmuş oldu üyeleri ve Sempatizanları arasında, Kemal Kılıçtaroğlu’nun Demokrasi Kılıcıyla geldiği sanılmıştı. Nemi oldu? Olan oldu! Kılıçtaroğlu, “Bay Kemal oldu.”
Bay Kemal Devletin başına devlet gelecek dedikleri, Devlet Bahçeli’yle, Mısır’da Hıdiviye Lisesinden mezun olan Ayn Şems Ünüversitesi Fen Fakültesinden mezun olan, Türkçe den çok, Arapca üzerinde yoğunlaşan Prf.Dr. Ekmeleddin Mehmet İHSANOĞLUNU Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Ülkenin başına getirmeye çalıştı. Ve böylelikle, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde üyelerini Ekmeleddin’e, tekmeletti.
CHP içinde muhalefet yapanlar tırpanlanıyordu. CHP’nin 36.cı olağan kurultayında genel başkanlık için İstanbul Barosu eski Başkanı Prof. Ümit Kocasakal, Kemal Kılıçdaroğlu’nun karşısına, Genel Başkan adayı olarak çıkma hareketi başlattı, “MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLERİYİZ” Sloganı ile gelirken, “HDP güzellemesi yapanlar Atatürk’ün partisinde siyaset yapamaz diyordu.” “CHP’de Atatürk’ün resimleri indirilemez, bu bir marifet gibi görülemez” diyerek, “CHP Özüne, kimliğine, fabrika ayarlarına geri dönen bir Parti olmalıdır.” “CHP içinde bundan sonra da bu sloganı kullanacağız,” “KURULUŞ, KURULUŞTADIR” diyorlardı. Kuruluş şekli değil de galiba, 2000’li yıllarda, CHP’nin sağlam temeller üzerine oturtulmadığı süreçte altından, lağım suları çıkmaya başladı.
Kemal Kılıçtaroğlu, İYİ Partiye Milletvekili vererek kuruluşunu gerçekleştirmeye katkı yaparken, Prf.Dr. Ümüt Kocasakal’a üç beş delegeye Kocasakal’a, imza verin, CHP’nin 36.cı Genel Kurulunda aday olsun diyemedi. Parti içi muhalefeti bastırmak için, ince ayarlar yapmaya çalıştı, Muharrem İnceyi Cumhurbaşkanlığı adayı göstererek, hem partiyi, hem de CHP’yi kendi hırsları arasında eritmeye çalıştı. CHP’nin kaderini “İnce” Pamuk ipliğine bağladı. Galiba her şeyi mubah sayıyordu, İkinci kez Cumhurbaşkanlığını rakibine tepside sunmuş oluyordu. Seçimler bitmeden, Muharrem İnce “Adam kazandı” diyerek mağlubiyeti kabulleniyordu.
Sayın Kemal Kılıçtaroğlu “Adelet” diyerek Başkent Ankara’dan, İstanbul’a yürüyüş yaptı, CHP’liler yol boyu yalnız bırakmadılar. Zafere parti üyeleriyle yürüyor, umutu saçıyordu.
Derken; 14 Mayıs Seçimleri öncesi koalisyon gibi masa oluşumu, Kılıçtaroğlu öncülüğünde kurulmaya başladı, ilk davete icabet, İYİ Parti tarafından yapılırken, “Vefa borcu ödemesi mi?” denildi.
İkinci olarak Refah Partisi katılınca, CHP üyeleri “Sivas’ta Aydınların yakılması olayını hatırlamaları” hafızalarını zorladı.
Geçmişini unutan, GELECEK Partisi masanın saç ayağını oluşturuyordu.
Dördüncü ayak olarak, DEVA partisi yer alıyordu, Ülkenin bu günkü ekonomik durumunun müsebbiplerinden biri bu partinin Genel başkanı değilmi, sorusu hep yanıtsız kaldı.
“Olmak veya Olmamak” mevcudiyeti ile 6 derken, 8’e çıkmıştı masanın ayakları. CHP aslında gücünü bölüyordu, öylede oldu. Muhtarlık seçimlerinde kazanamayacak partilere onlarca Millet Vekili hediye edilmiş oldu.
Bu durumla 28 Mayıs 2.ci tur seçimlerini CHP’e kaybederken, Kılıçtaroğlu, “Aslında kazandık, yola devam edeceğiz” ifadelerini kullanılmaya başladı. Seçimler bitmiş CHP Altı Okunu, yayını rafa kaldırmış oluyordu.
29 Mayısta İstanbul’dan bir ses yükseldi, “DEĞİŞMEYEN TEKŞEY, DEĞİŞİMDİR” Haydi hayırlısı diyelim.
2024 Yerel Seçimlerinde Kılıçtaroğlu’nun nasıl bir yol çizeceği endişeleri halk arasında yaygınlaşmaktadır. Umarız altı yosun bağlamış yerel yöneticileri Halkın önüne koymaz.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Gandi Kemal”, “sessiz güç”, “Türkiye’nin en kıdemli muhalifi, “Bay, bay Kemal derken, “Güle güle Kemal” oldu.
Doğrusu; “KILIÇ KININDA PASLANDI” Türkiye’nin Avrasya’dan uzaklaşıp Atlantik’e yaklaşacağının işaretleri, “İpek Yolu projesini çizemeyenin, Güney Kafkasya politikasını algılamakta zorluk çeken liderin Partisinin “Gelecek yolunu “çizmesi beklenemez oluyor.
Sağlıklı yaşayın, sağlıcakla kalın.