Sevgili Okurlarım,
Türkiye Kuruluşu’nun 1OO’cü yılını kutlamaya hazırlanırken, Tarihinde ilk defa geliştirilen bir sistemle, Başkanlık ve Parlamento Milletvekilliği seçimleri, aynı zamanda Partilerin siyasi kimliğinin mozaik tablosu içinde yapılarak seçimlere gidildi. Türkiye fiziksel olarak Asya ve Avrupa arasında bir kavşakta bekleme yerini almışken, Avrupa’ya Entegrasyon yerine, Türkiye’nin Çin ve Rusya’nın başını çektiği Avrupa dünyasının saflarına katılmasının bir geçişini hedeflediği düşünülmüş olabilir mi?
14 Mayıs’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı Seçimleri Cumhurbaşkanımız tarafından, beklenen hedefte ipi göğüslemesine ramak kala, seçimlerin iki hafta sonra tekrar yapılması gündeme oturmuş oldu., 20 yılda üçüncü kez yapacağı başkanlık sisteminde, yirmi yıl önce iktidara gelmesinden bu yana karşılaştığı en zor rekabeti zor da olsa aştı, aşacak derken, yine kazanmaya alternatif konumunu koruyarak bir sonraki turda yarışa katılmış olacak. Sayın Cumhur Başkanı Recep Tayip Erdoğan, 2017 yılında Türkiye’yi, referandumla parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçişini sağlamıştı. Türkçülük ve Kemal Atatürk’ün, Türkiye’yi laik, Avrupalı, Batı görünümlü bir ülke olarak görmek istemini vurgulayarak, diğer taraftan da, Türkiye’nin İslamcı, Ortadoğulu ve sosyal açıdan Muhafazakâr bir ülke olması propagandası ile yürümeyi seçmesi kazanımlarına yol açmış oldu.
100 yıl önce Atatürk tarafından kurulan CHP partisinin Başkanı, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu. son birkaç haftada, 6’lı Masanın örtüsünü kaldırınca HDP destekli Propagandaları yaygınlaştı. Mersin, adana, Ankara ve İstanbul belediyelerini kazanma stratejileriyle, Muson rüzgarlarına kapılarak kontrolsüz hareketleri ile, Anadolu hassasiyetlerinin zaafına uğramış oldu. CHP sözcülerinden Fatih Portakal’ın Azerbaycan hakkındaki konuşmaları, Türkiye’de yaşayan 7 Milyon Azerbaycan Türkü üzerinde soğuk etkiler yarattı. HDP ile birlikteliklerinin Ermenistan’la Türkiye’nin devlet politikalarından uzaklaşma görüntüsü sergilemiş oldu. Ermenistan’ın önemli hayranlığını ve zaman, zaman savunuculuğunu yapan, HDP’nin Yeşile boyanmış teni sanki ayrı bir görüntüsü ile, kendisine desteğin kazanmış olduğunu sanarak, Ülke içinde, “kırılgan” ekonominin siyasi şoklarına rağmen, Türk halkını kaygılara düşürdü. Bu durum Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel başkanlığını istemeyen Parti içi muhalefetin tutumuna nasıl yansıyacağı merak konusu olabilir. Umarım “Yalnız” bırakılmaz. CHP açısından Zülfü Livaneli’ye iyi kulak vermelidir. Uluslararası dünyada ülkedeki herhangi bir istikrarsızlık, Batı’yı jeostratejik coğrafyası konusunda endişelendirmiş olsa da Ülkemiz, doğuda bölgesel güçlerden İran, Güney Kafkasya’da, Ermenistan ve Azerbaycan, güneyde Suriye ve güneydoğuda Irak ile birlikte Avrupa’nın eşiğinde yer almaktadır. Avrupa Birliğinin, Bölgemizde ABD destekli yayılmacılığı karşısında endişeler duyulmaktadır. Bu gelişmeler gündemden düşmedi, düşmez de. Bu durumun iyi algılanması gerekmektedir.
Ve Avrupa, 14 Mayıs’ta Brüksel’de Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Ermenistan Başbakanı Nicolas Paşinyan ve Avrupa Birliği Başkanı Charles Michel arasındaki üçlü toplantıya ev sahipliği yaptı.
Toplantının ardından basına bilgi veren Charles Michel, “Liderlerin beşinci toplantısına Brüksel’de ev sahipliği yapmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, görüşmelerin samimi, açık ve etkili olduğunu, Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi yönünde ilerleme kaydedildiğini söylerken. “Liderler Güney Kafkasya’da barış için ortak bir arzuyu paylaşıyorlar. Çabalarını takdir ediyorum. Gündemimizdeki tüm konuları birlikte gözden geçirdik. ABD barış anlaşmasıyla ilgili son zamanlarda yapılan olumlu görüşmelerin ardından, Ermenistan ile Azerbaycan arasında kapsamlı bir barış anlaşmasının imzalanması yönünde kararlı adımlar atılmaya devam edilmelidir.”diyor. Üçlü görüşmelerde, Devlet sınırlarının karşılıklı belirlenmesi, ulaşım hatlarının açılması, insani konular ve Karabağ’da yaşayan Ermeni halkının hakları ve güvenliği ele alınıyor. Charles Michel, “Tarafların sınırın belirlenmesi konusunda ilerleme kaydetmeyi ve daha fazla adım atmayı düşündüklerini ve sınırların nihai çözümsel, görüşmeler yoluyla kararlaştırılacağını belirtiyor. Liderler sınır meseleleriyle ilgili ikili görüşmeleri yeniden başlatmayı kabul ettiler ve Ermenistan’ın ve Azerbaycan’ın ilgili sınır topraklarının, toprak bütünlüğü de dahil olmak üzere 2.ci Almata Deklarasyonu’na kesin bağlılıklarını konuşmalarında teyit etmiş oldular.
Bu görüşmelere ilaveten,ECB ( B European Central Bank ) başkanı, tarafların bölgedeki ulaşım ve ekonomik bağları yeniden kurmayı amaçlayan görüşmelerde net ilerleme kaydedildiği belirtiliyor. Bu konudaki pozisyonlar, özellikle Ermenistan’ın talebi,” Ermenistan ile demiryolu ilişkilerinin yeniden açılmasıyla görüş birliği içerisinde, çok yakın anlaşma haline geldikleri belirtiliyor. Demiryolu bağlantılarının nasıl açılacağı ve gerekli inşaat çalışmalarının belirli bir zaman çizelgesi ile birlikte nasıl yürütüleceği konusunda ilkeli bir anlaşma yapmaları görüş birliğine varıldığı. Ayrıca, davayı Projenin desteklenmesi için Dünya Gümrük Örgütü’nün desteğinin kullanılması konusunda bir anlaşmaya vardıkları” açıklanıyor. Peki Nahçivan Azerbaycan arasındaki, ( Zengezur ) yolu gündemin neresinde kalıyor? İşin önemli kısmını oluşturan, İnsani konulara gelince, “ Tarafların önümüzdeki haftalarda karşılıklı, daha fazla mahkumun serbest bırakılacağı konusunda bir anlaşmaya vardıklarını” Charles Michel, toplantıda, Ermenistan’dan (Azerbaycan topraklarına) sızan militanların yakında serbest bırakılmasının, Azerbaycan’a ait karşılıklı, kayıp kişilerin kaderinin çözülmesinin ve Karabağ topraklarındaki mayınların temizlenmesi için çalışmaların güçlendirilmesinin önemini vurguladığını” söylüyor. Charles Michelle ayrıca, “ Düşmanca söylemlerden kaçınmanın, ilişkilerde vicdanlı olmanın ve karşılıklı olarak kabul edilebilir çözümler elde etmek için liderlik göstermenin önemli olduğuna dikkat çekiyor.
İyi Güzel de! Sözünde durmayan sürekli 1991 Yılından günümüze kadar kimler kimlerin topraklarını işgal ederek, Sürekli sınır ihlalleri yaparak, soykırım ve mezalimler yaratarak 30 yıl işgal altında tutukları topraklarda, medeni irsi ve Tarihi eserleri yok etmiştir? Sormak gerekir, Azerbaycan Topraklarında Ermeniler huzur içinde adaletli bir şekilde hayatlarını idame ettirirken, acaba Ermenistan’da kaç tane Azerbaycan Türkü yaşamaktadır? Veya yaşayan var mı? Dünya neden bu sorular karşısında Gözlerini, Kulaklarını ve Ağızlarını kapatıyorlar? Anlayanınız var mı?
Üçlü görüşmeden önce Charles Michelle İlham Aliyev ve Nicole Paşinyan’la özel görüşmeler yaptılar; Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, 14 Mayıs’ta Brüksel’de Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel ile bir araya geldi. Görüşme, AB, Azerbaycan ve Ermenistan liderleri arasında yapılan üçlü görüşme öncesinde gerçekleşmiş oldu. Taraflar, 1 Haziran’da Moldova’nın Baş Kenti Kişinov’da AB, Azerbaycan, Ermenistan liderlerinin yanı sıra Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Alman Kanser Olaf Scholts’un katılımıyla beşli bir toplantı yapılmasının önemini vurguladı. Oysa Prag’da 6 EKİM 2022 tarihinde İlham Aliyev, Nikolas Paşinyan, Cherles Miçhel ve Emmanuel Macron arasında 4’lü görüşmeler yapılmıştı. Sonuç?
Türkiye’de Seçimler yapılırken; 14 Mayıs’ta Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Nicolas Paşinyan arasında AİHM başkanı Charles Michel’in katılımıyla üçlü bir görüşme gerçekleştirildi. Bu toplantı, Brüksel formatındaki beşinci toplantı yapılmış oldu. Haydi Hayırlısı olsun, umarız Paşinyan yine sözünden dönmez. Sağlıklı yaşayın, sağlıcakla kalın.